Ölümlü Trafik Kazaları Kapsamında Tazminat Davaları

Ölümlü Trafik Kazaları Kapsamında Tazminat Davaları

Ölümlü Trafik Kazaları Kapsamında Tazminat Davaları

Ölümlü trafik kazaları, esasen kişinin vücut bütünlüğüne yönelik saldırı başlığı altında değerlendirilebilir. Keza Anayasamızın 17.maddesinde herkesin, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu ve tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamayacağı açık bir şekilde belirtilmiştir. Vücut bütünlüğü, kişinin organlarında meydana gelen hasarın yanı sıra ruhsal durumunun da olumsuz etkilenmesidir. Dolayısıyla sadece gerçek kişilerin vücut bütünlüğünün ihlali söz konusu olacaktır.

Vücut bütünlüğünün ihlali, kasti olarak gerçekleşebilmesinin yanı sıra trafik kazalarında olduğu gibi taksirle de meydana gelebilir. Taksirle vücut bütünlüğünün ihlal edilmesi halinde de; mağdur olan kişi maddi ve manevi tazminat talep edebilecektir. Mağdurun talepleri ise, trafik kazasının neticesine göre şekillenecektir. Keza trafik kazaları esas olarak maddi hasarlı, yaralanmalı ve ölümlü olarak neticelenebilir. İş bu makale ile ölümlü trafik kazaları kapsamındaki tazminat talepleri incelenecektir.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’n 53.maddesinde ölüm halinde; cenaze giderlerinin, ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıpların talep edilebileceği belirtilmiştir. Ayrıca yine 6098 sayılı TBK’nın 56.maddesinde yine vücut bütünlüğü zedelenen kişinin manevi tazminat talep edebileceği düzenlenmiştir.

Manevi tazminat, haksız fiile maruz kalan kişinin yaşadığı elem, keder, üzüntü karşısında hükmedilen miktar olup manevi tazminatta esas olan kişinin bizzat talepte bulunmasıdır. Ancak 6098 sayılı TBK md.56’da iki istisna getirilmiş olup ölüm halinde veya ağır bedensel yararlanma durumunda ölenin veya yaralananın yakınları da manevi tazminat talebinde bulunabilecektir. 818 sayılı BK’da manevi tazminata ilişkin düzenlemede manevi tazminatı ölenin ailesi tarafından talep edeceği belirtilmiş iken 6098 sayılı TBK’da “aile” kelimesi yerine “ölenin yakınları” kavramı getirilmiştir. Buna göre somut olayda, ölen kişi ile manevi tazminat talebinde bulunan kişinin; kişisel ilişkisi ve akrabalık bağları göz önünde bulundurularak davacının manevi tazminat talep etme hakkı olup olmadığına karar verilecektir. (Y.4.HD., 2004/10862 E., 2005/5058 K., 09.05.2005) Genel itibariyle manevi tazminat; anne, baba, karı, koca veya çocuklar tarafından talep edilmektedir.

Ayrıca manevi zararın bölünmezliği ve tekliği ilkesi gereğince bir olay için sadece bir kere manevi tazminata hükmedilebilecektir. Manevi tazminat taleplerinden; sürücü, araç sahibi ve işleteni beraber sorumlu olup Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortacısının (ZMMS) veya güvence hesabının herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Ancak sigorta poliçesinde manevi tazminatın özellikle teminat altına alınmış olması halinde sigorta firması da manevi tazminattan sorumlu olacaktır. (Y.17.HD., 2011/1086 E., 2012/1637 K., 15.02.2012)

Ölümlü trafik kazası neticesinde, cenaze giderleri de davada talep edilebilecek tazminat kalemleri arasındadır. Cenaze gideri; cenazenin nakli, yıkatılması, mezarlık yeri ücreti, defin masrafları gibi masraflardır. Bu kapsamda Mahkeme tarafından, cenaze giderleri müftülük veya belediyeden sorularak gelen cevap doğrultusunda cenaze gideri talebinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Öte yandan yerleşik Yargıtay kararları doğrultusunda taziye masrafları, cenaze giderleri kapsamı dışındadır. Cenaze giderlerinden; sürücü, araç, sahibi, işleten, sigorta firması ve güvence hesabı müteselsilen ve müştereken sorumludur.

Trafik kazası sonrası ölümün hemen gerçekleşmemesi halinde; kazanın meydana geldiği tarihten ölümün gerçekleştiği tarihe kadar geçen süre zarfında uygulanan tedavinin giderleri ve bu süreç için iş göremezlik tazminatı talep edilebilir. Tedavi giderleri; ilaç, hastane, refakatçi, bakıcı, ameliyat, muayene vb. giderler olup mağdurun vefatına kadar geçen süre boyunca gerçekleşen tüm masrafların hesaplanması gerekmektedir. Tedavi giderlerinden 2015 yılı öncesinde sürücü, işleten, araç sahibi, sigorta firması ve güvence hesabı müştereken ve müteselsilen sorumlu iken 01.06.2015 tarihinden itibaren meydana gelen kazalarda tedavi giderlerinden SGK sorumlu tutulmaktadır. Halihazırda trafik kazası sonrası mağdur, götürüldüğü hastanede sosyal güvencesi olsun veya olmasın doğrudan SGK tarafından karşılanacak şekilde tedavisi yapılmaktadır. Dolayısıyla tedavi masrafı ortaya çıkmamaktadır. Ancak özel hastanede gerçekleşen muayenelerde, ameliyatlarda yüksek tedavi giderleri çıkmaktadır. Bu kapsamda belgelendirilen her tedavi masrafından SGK sorumlu iken, belgelendirilmeyen masraflardan yine sürücü, araç sahibi, işleten, sigorta firması, ZMSS ve güvence hesabı müteselsil ve müşterek sorumludurlar.

Ölümün hemen gerçekleşmemesi durumunda; vefat edenin mirasçıları tarafından kaza ve vefat tarihi arasında geçen süre için mağdurun çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden dolayı tazminat talep etme hakkı bulunmaktadır. Son zamanlarda Yargıtay kararlarında; çalışma gücünün azalması ya da yitirilmesi doğrudan kazanç olarak belirtilmemiş ve vücut bütünlüğüne verilen önem artırılarak mağdurun, çalışmak veya hareket etmek için kendi yaşıtlarından daha fazla emek harcaması, zorlanması durumunda da çalışma gücünün azalması ya da yitirilmesi söz konusu olacağı belirtilmiştir. Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2015/4792 E., 2018/382 K. sayılı ve 30.01.2018 tarihli kararında; yaşı küçük ve henüz çalışmayan davacının, günlük işlerini yapmakta zorlanması halinde de maddi tazminat (efor tazminatı) talep edilebileceği belirtilmiştir. Dolayısıyla şu an meydana gelen zararın gelecekteki etkisi de göz önünde bulundurularak henüz çalışmayan yaşı küçük için de çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden dolayı tazminata hükmedilecektir.

Diğer yandan kaza tarihinde çalışan mağdurun çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan tazminat talep hakkı, kaza tarihi itibariyle kazancı vb. somut durumu göz önüne alınarak değerlendirilecek ve vefatına kadar geçen süre boyunca çalışamaması sebebi ile geçici iş göremezlik tazminatı ödenecektir. Geçici iş göremezlik tazminatı, 2015 yılından önce sigorta firmasının sorumluluğunda iken 29355 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A.5.b. maddesinde “trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderlerin sağlık gideri teminatı kapsamında olduğu ve sağlık giderleri teminatının SGK’nın sorumluluğunda olduğu” belirtilmiştir. Ancak Mahkemeler ve Sigorta Tahkim Kurulu tarafından verilen kararlarda, geçici iş göremezlik tazminatlarında sigorta firmalarının sorumluluğunun devam ettiği belirtilmektedir.

Ölümlü trafik kazası neticesinde talep edilecek bir diğer maddi tazminat ise destekten yoksun kalma tazminatıdır. Destekten yoksun kalma tazminatı, ölen kişinin ölmeden önce yapmaya başladığı ve/veya gelecekte de yapacağı yardımlardan, destek sahiplerinin yoksun kalması halinde talep edilen tazminattır. Destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakkı mirasçılık sıfatı ile bağlı değildir. Desteği yitiren kişinin yoksun kalmış olduğu zarardır ve bunun akrabalar veya kişisel ilişki bazında sınırlandırılması mümkün değildir. Her ne kadar genellikle destekten yoksun kalan ve tazminat talep hakkına sahip olan kişiler anne-baba veya eş olsa da somut durumun özelliğine göre kardeş, nişanlı, evlilik dışı birlikte yaşadığı kişiler de destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakkına sahiptir.

Ölümlü trafik kazası neticesinde mahrum kalınan yardımın, kaza tarihinde fiilen yapılıyor olması gerekmemektedir. Gelecekte yapılacak destek de hesaba katılarak bakiye ömür üzerinden hesaplama yapılacaktır. Diğer yandan, çalışmayan eşin parasal bir destek vermesi mümkün değildir. Ancak ev işleri kapsamında eşine destek olması nedeni ile de sağ kalan eş, çalışmayan eşinin vefat etmesi halinde destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakkına sahiptir. Dolayısıyla desteğin parasal yardım olarak düşünülmemesi gerekmektedir.

Destekten yoksun kalma tazminatı davalarında; davacı taraf, somut duruma göre yardımlardan mahrum kalan ve menfaati zedelenen kişi olurken; davalı taraf ise sürücü, araç sahibi, aracı işleten, ZMSS ve güvence hesabı müştereken ve müteselsilen sorumlu olacaktır. Ancak sigorta firması poliçede belirlenen teminat tutarı ile güvence hesabı ise Maliye ve Hazine Bakanlığı tarafından Resmi Gazetede yayımlanan teminat tutarı ile sınırlı kalmak kaydı ile tazminattan sorumludur.

Ölümlü trafik kazası neticesinde, davacının maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilmesi için öncelikle 2918 sayılı KTK md.97 uyarınca sigorta firmasına başvuruda bulunması gerekmektedir. Bu kapsamda sigorta firmaları tarafından somut olaya göre değişkenlik göstermek üzere genellikle başvuru ile:

  • Kaza raporu,
  • Veraset ilamı,
  • Vukuatlı nüfus kayıt örneği,
  • Ölen kişinin son 3 aya ilişkin kazancını gösterir belge,
  • Talepte bulunan ve hak sahibi olan kişinin banka hesap bilgileri ve talep edilen miktar bilgisi talep edilmektedir.

Sigorta firması tarafından, en geç 15 gün içinde başvuruya karşı yazılı cevap verilmemesi veya verilen cevabın talebi karşılamaması halinde başvuru sahibi maddi ve manevi tazminat için dava açabileceği gibi Sigorta Tahkim Komisyonu’na da başvuruda bulunabilir.

Ölümlü trafik kazalarında tazminat davalarında görevli mahkemeler asliye hukuk mahkemeleridir. Ancak davalı olarak gösterilen taraflardan birisinin sigorta firması olması halinde asliye ticaret mahkemeleri görevli olacaktır ve ticari davalarda arabuluculuk başvurusu dava şartı haline gelmesi sebebi ile dava öncesi arabuluculuk başvurusunda bulunulması gerekmektedir. Aksi halde dava şartı eksikliğinden davanın reddine karar verilecektir.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109.maddesinde, motorlu araç kazalarından kaynaklı maddi tazminat taleplerinin, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve herhalde kazanın gerçekleşmesinden itibaren 10 yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı belirtilmiştir. Aynı kanun maddesinin 2.fıkrasında ise ceza kanunda daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörülmüş ise bu madde kapsamındaki maddi tazminat talepleri için de uygulanacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla ölümlü trafik kazalarında 5237 sayılı TCK md.66 uyarınca 15 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür.

Öte yandan, gerek trafik kazalarının temelini haksız fiil oluşturması gerekse de 2918 sayılı KTK md.90 maddesinin atfı nedeni ile trafik kazalarında 6098 sayılı TBK haksız fiil hükümleri uygulanacaktır. Bu kapsamda maddi ve manevi tazminat taleplerinin, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmesi sebebi ile bu tarihten itibaren faiz talebinde bulunabilir.