Bağlam Kavramı ve Amacı

Bağlam Kavramı ve Amacı

Bağlam Kavramı ve Amacı

Anonim şirketin tanımı TTK md.329’da yapılmış olup madde içeriğinde “(1) Anonim şirket, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı yalnız malvarlığıyla sorumlu bulunan şirkettir. (2) Pay sahipleri, sadece taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile ve şirkete karşı sorumludur.” ifadesi yer almaktadır. Tanımın içerisinde yer alan “sermayesi paylara bölünmüş” ifadesi esasen Türk Hukuku’nda “ortakların şahsi olarak kimliklerinin arka planda olması, diğer bir ifade ile ortaklık mevkiinin değişken olabilmesi anlamına gelmektedir. Dolayısıyla; anonim şirketlerde ortaklık yapısı şahıs şirketlerine oranla çok daha rahat bir şekilde değişkenlik gösterebilmektedir. Nitekim; anonim şirketler pay devrinin en serbest ve kolay olduğu ortaklık tipidir ve içerisinde geçen “anonim” ifadesi de payların serbestçe devredilebilir olmasına işaret etmektedir.

Buna karşın; her ne kadar anonim şirketlerde payların serbestçe devredilebilmesi ilkesi esas olsa da bazı hallerde şirket ortakları, şirket paylarının tanımadıkları kişilere devredilmesini istemezler. İşte bu gibi hallerde pay devri çeşitli yollarla kısıtlanabilmektedir ve bu kısıtlamalara da “bağlam” adı verilmektedir. Bu kapsamda bu makalede “Bağlam” hususunun kavramı ve amacı ele alınmıştır.

  1. “Bağlam” Kavramı

Anonim ortaklıklarda genel olarak kabul edilen ilke payların serbest bir şekilde devredilebileceğine yöneliktir. Payın devredilebilirliği ilkesinin anonim ortaklıklar için sahip olduğu önemin ve gerekliliğinin kavranabilmesi için, anonim ortaklığın iktisadi ve sosyal fonksiyonlarının incelenmesi ve bu açıdan diğer ortaklık türleriyle mukayeseli olarak ele alınması lazımdır. Söz gelimi, kişi ortaklıklarının en önemli temsilcisi olan kollektif ortaklıklarda payın serbestçe devredilebilirliğinden bahsetmek mümkün olmadığı gibi, kollektif ortaklıklar açısından bu özelliğin herhangi bir önemi de bulunmamaktadır… Kişi ortaklıklarında, ortakların kişisel yetenekleri ve kendi işlerini izlemekte gösterdikleri titizlik ve özen ön plandadır. Bu tip ortaklıklarda hakim olan sınırsız sorumluluk ilkesi ve bahsettiğimiz diğer özellikler, ortaklar arasında bir güven ilişkisinin varlığını şart kılmakta ve bu da ortaklar arası değişimleri neredeyse imkansız hale getirmektedir1.

Anonim ortaklıklarda ise, isminin içerisinde yer alan “anonim” ifadesinden de açıkça anlaşılacağı üzere, esas olan pay sahibi kişi değil bu kişinin ortaklığa getirdiği sermaye miktarıdır. Bu nedenle de anonim ortaklıklarda hedeflenen asıl amaç yatırım yapılmasıdır. Dolayısıyla, anonim ortaklıklarda, ortaklığı oluşturan pay sahipleri açısından kendilerine ait payların bir yatırım aracı olarak görülebilmesinin yolu kendilerine ait olan bu payları istedikleri zaman serbest ve kolay bir şekilde devrederek paraya çevirebilmelerine olanak sağlanmasıdır.

Ancak anonim ortaklıklarda genel olarak kabul edilen payların serbest bir şekilde devredilebileceğine yönelik kural mutlak bir niteliğe sahip değildir. Devirde tam serbesti bazı sakıncalar doğurabilir. Devir olgusu diğer paysahiplerini ve AO’yu beklenmedik ve istenmeyen durumlarla karşı karşıya bırakabilir. Mesela, bir AO özgür karar alma ve hareket etme olanağını yitirip, bir tüzel veya gerçek kişinin veya bir topluluğun hakimiyeti altına girebilir; yabancı uyrukluktaki kişilerin eline geçebilir; üretime, paysahiplerinin ikincil yükümlülükleriyle katkıda bulunmaları öngörülmüşken ortaklık bunu yerine getiremeyecek kişilerle niteliğini değiştirmek zorunda kalabilir (Bir süt değerlendirme AO’sunda, paysahiplerinin AO’ya dönemsel olarak belli miktarda süt vermeleri için süt üreticisi olmaları gerekirken, payların başkalarına devredilerek üretimin baltalanması gibi). Demek ki, bazen paysahipliğinin devrinin güçleştirilmesi veya önlenmesi zorunlu olabilir. İşte, esas sözleşmede yer alan ve nama yazılı (çıplak) paylar ile NYPS’lerin devrini bazı şartlara bağlayarak veya herhangi bir şarta tabi tutmadan kısıtlayan veya -bazı sistemlerde olduğu gibi- tamamen yasaklayan hükümlere “bağlam” denilir. Bağlam kelimesi kanuni bir terim olmayıp, öğretide kullanılan bir deyimdir… Bağlam, Latincedeki “viniculum” (bağ) kelimesinden esinlenerek oluşturulmuştur, devri sınırlayan bağ anlamına gelmektedir. Bu hükümler “bağlam” meydana getirirler ve bu tür senetlere de bağlı-NYPS denilir2.

  1. “Bağlam”ın Amacı

Bağlamın amaçlarından ilki anonim şirketi mali gücü yeterli seviyede olmayan kişilere karşı şirketin ortaklık yapısının ve şirket malvarlığının korunmasıdır. Anonim şirketler sermaye şirketleri olup burada esas olan ortaklık yapısını oluşturan kişilerin şahsiyetleri değildir. Bu nedenle de anonim şirketlerde sermayenin korunması öncelikli olup bu korumanın sağlanması için de bazı önlemler alınmaktadır. Bu önlem, karşılığı tamamen ödenmemiş olan nama yazılı pay senetlerinin devredilebilmesi için şirketin onayının alınması zorunluluğunun gerekmesidir.

Bağlamın bir diğer amacı ise anonim şirketin kendisine has olan özelliklerinin korunmasıdır. Bu özellikler uygulamada karşımıza aile şirketlerinde çıkmaktadır. Nitekim, aile şirketlerinde ortaklık yapısının aile üyelerinden oluşacağı belirlenerek payların aileden olmayan üçüncü bir kişiye devri kısıtlanmakta ve bu şekilde de şirketin aile şirketi özelliğinin devamlılığı sağlanmaktadır. Bu husus ile ilgili bir başka örnek ise belirli meslek gruplarına yönelik oluşturulan anonim şirketler için verilebilir. Örneğin; faaliyet alanı “yazılım” olan bir anonim şirket, ortaklık yapısının yalnızca mühendislerden oluşmasını isteyebilir ve bu meslek grubunda olmayan üçüncü bir kişiye pay devrini kısıtlayabilir.

Bağlamın amaçlarından sonuncusu ise anonim şirketin gerek içte gerekse de dışta yabancılaşmasını önlemektir. Ortaklık yapısının rakip firmaların ya da şirketin zararına hareket edecek kişilerin eline geçmesinin engellenmesi amacıyla payların devrine kısıtlamalar getirilerek iç yabancılaşmanın önüne geçilmektedir. Aynı şekilde; ortaklık yapısının yabancı ülke mensubu kişilerin eline geçmesinin engellenmesi amacıyla uygulanan bağlamda ise amaç şirketin ulusal bütünlüğünü koruyarak dış yabancılaşmanın engellenmesidir.

Yabancılaşma unsurunun altında ele alınması gereken bir diğer husus da “ele geçirme” ve “kötü niyetli devralma”lara karşı koruma sağlanmasıdır. Ele geçirme ve kötü niyetli devralmalarda, anonim şirketin ortaklık yapısını oluşturan paylar bazı hallerde sinsi bir şekilde yavaş yavaş ve bazı hallerde de açık bir şekilde devralınarak şirketin ortaklık yapısında ve yönetiminde başka bir firmanın üstünlük kurması söz konusu olmaktadır. Bu tarz kötü niyetli ele geçirmeler, yine bağlam yoluyla engellenebilmektedir.

 

 


1 Ali Murat Sevi, Anonim Ortaklıkta Payın Devri, Gözden Geçirilmiş ve Güncellenmiş 4. Baskı, Ankara 2018,  s. 56.

2 Reha Poroy, Ünal Tekinalp, Ersin Çamoğlu, Ortaklıklar Hukuku II, Güncellenmiş, Yeniden Yazılmış      14. Bası, İstanbul 2019, s. 141, N. 1145.